Deprem Anında Yapılması Gerekenler Nelerdir?
Yaşam Üçgeni Nedir? Deprem Anında Yapılması Gerekenler Nelerdir?
Çevre mühendisi ve iş insanı Bülent Liçis 30 Ekim günü İzmir’de meydana gelen 6.9 şiddetindeki depremin ardından sosyal medyada oluşan bilgi kirliliğine dair açıklamada bulundu. Liçis, deprem hakkında doğru bilinen yanlışlara değindi ve hayatta kalma olasılığını arttıran davranışlardan bahsetti.
İş hayatına lisans eğitimini aldığı çevre mühendisliği alanında başlayan ardından ilgi alanı doğrultusunda yazılım teknolojilerine yönelen Liçis, depremin ardından sıklıkla dile getirilen yanlışlardan endişe duyduğunu ve doğruluğu kanıtlanmayan bu bilgilerin insanların hayatına mal olabileceğini söyledi.
Kolay bir araştırma ile edinebilecek doğru bilgilerin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Liçis, belki de çocukluk yıllarından itibaren öğretilen ve asıl olarak yanlış olduğu bilinse de otomatik olarak gerçekleştirilen deprem anında nesnelerin altına girme eğiliminden bahsetti. Bülent Liçis, ilkokul çağlarında yapılan tatbikatlarda sıraların altına giren bir nesil ve onların yetiştirdiği çocukların iç güdülerin de etkisiyle ‘çök-korun’ davranışa yönelmesinin normal olduğunu belirtti. Son günlerde sıklıkla karşımıza çıkan yaşam üçgeni metodunun tekrar edilerek, tatbikat yapılarak alışkanlık edinilebileceğini böylelikle kriz anlarında dahi otomatik olarak uygulanabileceğini dile getirdi.
Peki sosyal medyada Doug Copp adıyla özleşen yaşam üçgeni metodu nedir? Yaşam üçgeni nasıl kurulur?
Bülent Liçis, İzmir depreminin ardından sosyal medyada viral olan ve dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan Uluslararası Kurtarma Ekibinin şefi ve afet olayları müdürü Doug Copp’un adı ile paylaşılan gönderi hakkında değerlendirmede bulundu.
Söz konusu paylaşımda; binalar yıkılırken, içerideki sağlam mobilyaların yanlarında bir boşluk oluştuğundan ve bu boşluğa ‘yaşam üçgeni’ adı verildiğinden bahsediliyor. Yaşam üçgeni adı verilen bu boşluklarda kişilerin anne rahminde olduğu gibi dizlerini karına doğru çekilerek kıvrılması öneriliyor ve bu şekilde hayatta kalma oranının arttığı ifade ediliyor. Paylaşımda Türkiye’de 20 maket kullanılarak bir deney gerçekleştirildiği, deney ile birlikte ‘çök-korun’ ve ‘yaşam üçgeni’ metodunun işe yarama oranının değerlendirildiği yazıyor. Deney sonucunda ise çömelip korunan kişilerin hayatta kalma oranının sıfır olduğu ‘yaşam üçgeni’ metodunda ise yüzde 100 hayatta kalma oranının olduğu iddia ediliyor.
Konuyla ilgili bilgilendirmede bulunan Bülent Licis; “Tam adı Douglas Copp olan Kanadalı arama kurtarma gönüllüsü dışında ‘yaşam üçgeninin’ 1999 depreminin ardından AKUT broşürlerinde de yer almaya başladığını hatırlamakta fayda var” dedi ve araştırmayı desteklese de ‘yaşam üçgeni’ ve çök-korun metotlarının farklı odak noktaları olduğunu dile getirdi.
Bülent Licis konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
“Öncelikle söz konusu deneyde bir deprem simülasyonu yapılmadığını bilmemiz gerekiyor. Binalar kontrollü şekilde yıkılıyor buna da pancake yıkımı adı veriliyor. Bu yıkım adından da anlaşılacağı üzere binanın aşağı doğru çökmesi anlamına geliyor. Ancak Türkiye’deki depremlerde binaların çoğunun yanlara doğru yıkıldığı gözlemlendi. Yine sosyal medyada yer alan bazı paylaşımlarda bahsedildiği üzere Marmara Depremi’nde binaların yalnızca yüzde 3’ü bu şekilde yıkıldı. Yani ezilmeyeceğinden emin olduğumuz güvenilir nesneler, binanın yana doğru yıkılması durumunda bizi ezebilir. Yaşam üçgeni ve çök-korun metotlarının farklı odak noktaları var. ‘Çök-Tutun-Korun’ afet-öncesi hazırlık aşamasına yani yapısal olmayan zararı azaltmaya yönelirken ‘yaşam üçgeni’ afet sonrası müdahale aşamasına yani arama-kurtarmaya yönelmektedir. Gerçek ise Marla Petal’ın da belirttiği gibi her iki metodunda asıl olarak bilimsel verilere dayandırılmamış olmasıdır. Örneğin, Doug Copp tarafından yapıldığı iddia edilen deneyde; sarsıntı şiddeti, maketlerin farklı yaş fiziksel avantaja sahip olması, eşyaların sabitlenmesiyle ilgili değişkenler ve bu değişkenlere bağlı sonuçlara yer verilmeliydi. Asıl ve en önemli gerçek ise depremle mücadelede; deprem anında yapılması gerekenlerden çok deprem öncesinde alınacak tedbirlerin önem arz ettiğidir. Deprem öncesinde kişisel olarak bulunduğunuz bölgenin ve binanızın risk durumu tespit ettirebilir, muhtemel 3 duruma bağlı olarak harekete geçebilirsiniz. Örneğin III ila VII şiddetinde yaşayacak kişiler yapısal olmayan zararlara karşı deprem anında çök-tutun-korun hareketini uygulayabilecekken; VII ve daha şiddetli olarak yaşayacak olan, fakat ahşap yapılarda ya da “pancake şeklinde çökecek çelik ya da beton binalarda” yaşayan kişiler ‘yaşam üçgeni’ metodunu uygulamalıdır. En önemlisi ise VII ve daha şiddetli olarak yaşayacak olan, fakat “iskeleti bulunmayan veya pancake şeklinde çökmeyecek olan” binalarda yaşayan kişilerin deprem anında kanıtlanmış herhangi bir şansının olmayışıdır. Bu kişiler bulunduğu bölge ve/veya binadan ayrılmalıdır. Bireysel olarak alınabilecek önemler ne yazık ki bu kadardır.”
düşüncelerinizi Paylaşmak İstermisiniz
Email Adresiniz kimseyle paylaşılmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir